Genel Sağlık-İş: “Toplu görüşme değil, toplu hak kıyımı yaşanıyor”
Genel Sağlık-İş, 8. Dönem Toplu Sözleşme öncesi yaptığı açıklamada “Bu yıl tiyatroya izin vermeyeceğiz” mesajı verdi. Hemşireler önlüklerini çıkarıp yere serdi.

Genel Sağlık-İş Sendikası üyeleri, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde Sağlık Bakanlığı önünde gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla taleplerini dile getirdi. Genel Başkan Derya Uğur, toplu sözleşme süreçlerinin yıllardır emekçilerin aleyhine işlediğini belirterek, ‘Bu yıl tiyatroya izin vermeyeceğiz’ dedi.
12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü’nde Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde toplanan Genel Sağlık-İş Sendikası üyeleri, sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, yaklaşan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine yönelik taleplerini kamuoyuna duyurdu.
Eylemde, “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz”, “Hemşireliğin meslek onurunu öldürdünüz” ve “Sağlıkta dönüşüm programına son verilsin” yazılı dövizler taşıyan sendika üyeleri, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Sağlıkta şiddet sona ersin” ve “Sağlıkta ticaret ölüm demektir” sloganları attı.
HEMŞİRELERDEN SİMGESEL PROTESTO
Açıklama sırasında iki hemşire, görev önlüklerini çıkararak Sağlık Bakanlığı binası önüne bıraktı. Türkiye’nin farklı illerinden getirilen topraklar, bu önlüklerin üzerine döküldü. Bu eylemle, hemşirelerin içinde bulunduğu zor çalışma koşulları simgesel olarak gözler önüne serildi.
“TOPLU SÖZLEŞME MASASI TİYATRO SAHNESİ DEĞİLDİR”
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur yaptığı konuşmada, yıllardır süren toplu sözleşme görüşmelerinin göstermelik olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Toplu sözleşme masalarında bir orta oyun sergilenmektedir. İktidarın yalan makinesi gibi çalışan TÜİK, gerçek dışı enflasyon raporları yayımlarken, sarı sendikalar emek söylemleriyle masaya oturur, ancak emekçinin hakkını iktidardan aferin almak için satar. Bu yıl, konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş o masada yer alacak ve tiyatroya izin vermeyecektir.”
Uğur, sağlık çalışanlarının iş yüküne ve ücret eşitsizliklerine de dikkat çekerek, Finlandiya’da her 1.000 kişiye 6 hemşire düşerken Türkiye’de bu sayının sadece 0,36 olduğunu belirtti. “Finlandiya’da altı hemşirenin yaptığı işi Türkiye’de bir hemşire yapmaktadır. Üstelik bu yoğun emek, düşük ücretler ve liyakatsiz yöneticilerin baskısıyla daha da ağırlaşmaktadır” dedi.
TALEPLER: GÜVENCELİ ÇALIŞMA, ŞİDDETE KARŞI ETKİN YASA
Uğur, toplu sözleşme görüşmelerinde dile getirilecek talepleri şöyle sıraladı:
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına yapılan tüm ödemeler emekliliğe yansıtılarak tek kalemde ve yoksulluk sınırının üstünde olmalı.
Enflasyon farkı aylık olarak ücretlere yansıtılmalı.
Gelir vergisi oranı sabitlenmeli.
Sözleşmeli istihdama son verilerek kadrolu, güvenceli çalışma esas alınmalı.
Fiili hizmet süresi zammı yıl başına 90 gün olarak geçmiş çalışmaları da kapsamalı.
Etkili ve uygulanabilir bir sağlıkta şiddet yasası ivedilikle çıkarılmalı.
5510 sayılı yasa mağduriyetleri giderilmeli.
7/24 hizmet veren çalışanlar için gece çalışma saat ücretleri artırılmalı, resmi ve dini bayramlarda nöbet ücretleri iki katı ödenmeli.
Sağlık çalışanları için kreş ve yaşlı bakım evi hizmetleri sağlanmalı, yoksa maddi destek verilmeli.
Yönetici atamalarında liyakat esas alınmalı, sözleşmeli yöneticilikten vazgeçilmeli.
Personel eksiklikleri giderilmeli, yeterli sayıda sağlık çalışanı istihdam edilmeli.
Uğur, “Bu liste, sağlık alanında görmezden gelindiği için kronikleşen sorunların bir röntgenidir. Bu sorunların çözümü için bu röntgen dikkate alınmalı, aksi takdirde mücadelemizin dozunu artıracağız” ifadelerini kullandı.
YILDIRIM: “ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI VERMEK ZORUNDASINIZ”
Genel Sağlık-İş’in ardından söz alan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım ise, sağlık sisteminin ancak çalışanlarına hak ettikleri değerin verilmesiyle iyileştirilebileceğini vurguladı.
Çalık Holding binasında tazminatını alamadığı için gittiği kurumda darp edilerek hayatını kaybeden Erol Eğrek’i de anan Yıldırım, “Dünyanın gelişmiş herhangi bir ülkesinde böyle bir olay yaşansa o holdingin kapısına kilit vurulurdu. Biz bu süreci ve mahkemeleri sonuna kadar takip edeceğiz” dedi.